13 Haziran 2016 Pazartesi

Kadıköy'ün Söğütlüçeşmesi ve Kadıköylü bir evliya Mahmud Baba


İstanbul'un Anadolu yakasında oturanların bir çoğunun, belki de neredeyse her gün geçtikleri bir semttir Söğütlüçeşme. Çoğu kez, Söğütlüçeşme'ye özel olarak gidilmez, başka bir yere giderken yaya olarak ya da araçla geçilir bu semtten veya Söğütlüçeşme'de dolmuştan, otobüsten inilip metrobüse binerek Avrupa yakasına geçilir.(2009'a dek böyle bir şey söz konusu değildi ve günümüzde, her gün on binlerce kişinin kullandığı Söğütlüçeşme  Metrobüs İstasyonu'nun yerinde geniş bir otopark vardı.)  Bazı firmaların isteği doğrultusunda işe giriş evrakları tamamlanırken Kadıköy Verem Savaş Dispanseri'ne uğrayıp sağlık raporu almak veya Söğütlüçeşme ile Hasanpaşa arasında yer alan Kadıköy Belediyesi'ne işinizin düşmesi Söğütlüçeşme'ye gitmek için istinai durumlardan bir kaçı olabilir. Aslında, Söğütlüçeşme, Bağdat Caddesi ve Hasanpaşa yönünden gelenler için Kadıköy'ün merkezinin giriş kapısıdır ve her daim işlektir.
 
 

Söğütlüçeşme'den bahsederken, uzun yıllar boyunca bu semtin Kuşdili'ne doğru uzanan sokaklarında kurulan, şehiriçi trafiği alt üst ettiği için şoförlerin sürekli söylenme sebebi olan, her salı günü yalnızca civar ve İstanbul'un farklı semtlerinden değil, Kocaeli, Sakarya gibi yakın illerden de yüzlerce kişinin Adapazarı Ekspreslerle gelip, Söğütlüçeşme Tren İstasyonu'nda inip yürüyerek ulaştıkları ve bir kaç yıl önce Hasanpaşa ile Fikirtepe arasındaki yeni yerine taşınan, Kadıköy'ün meşhur salı pazarını hatırlamamak olmaz.

 
 
Bugün ise neredeyse sadece metrobüs ve minibüs duraklarıyla, uzun süredir atıl kalmış tren istasyonunun altında uzanan, kimi zaman güvenlik sorunları ile gündeme gelen, iki yılı aşkın süredir büyük bölümü demir parmaklıklarla çevrilmiş olan ancak bu uygulamanın güvenlik sorununu çözmeyip, aksine daha da büyüttüğü geniş parkıyla anılan bu küçük semt,

 
adını bir zamanlar, özellikle, Kadıköy'ümüzün en önemli akarsuyu olan Kurbağalıdere'ye yakın bölümlerindeki söğüt ağaçlarından ve semtin oldukça zengin su kaynaklarından, pınarlarından almaktadır. Zamanında, semtin su kaynakları o denli boldur ki biraz sonra bahsedeceğim, bir zamanlar semtte hizmet veren Tarihi Söğütlüçeşme Hamamı tamamen bu sularla beslenir.

 
Söğütlüçeşme Semti kabaca Kuşdili, Yeldeğirmeni, Hasanpaşa ve Altıyol’la çevrilidir. Toprakları idari olarak Kadıköy İlçesi’nin Rasimpaşa, Osmanağa ve Hasanpaşa Mahallelerinin bir bölümünü kapsar ve küçük denilebilecek bir alana yayılır. Ne var ki bu küçük semt önemli bir tarihe ve birkaç önemli tarihi yapıya ev sahipliği yapar. Bu eserlerin başında unutulmuş, herkesin uzaktan görüp ne olduğunu anlamadığı, düşünmediği ya da belki de görmediği bile önemli bir tarihi yapı gelir; Söğütlüçeşme Hamamı.

 

Söğütlüçeşme Hamamı, 1875 Yılında Abidin Bey adında bir zat tarafından yaptırılmıştır ve Söğütlüçeşme Camii ile tren yolu arasında set üstünde yer alır. Ne var ki sürekli yapılan dolgu ve yükseltmelerle bugün çukurda kalmaktadır. Az önce belirttiğim gibi Söğütlüçeşme’nin zengin su kaynaklarıyla beslenen bu hamamın bugün sadece kubbesini görmek mümkündür, hamam ise artık yer altında kalmıştır ve son derecede bakımsız bir şekilde olup kaderine terk edilmiştir. Şu anda çevresi, yenilenen Haydarpaşa-Pendik Demiryolu hattı dolayısıyla şantiye halinde. Dilerim 141 yaşındaki bu tarihi yapı restore edilir ve yeniden hizmete açılır.

 


Semtin en fazla tanınan yapısı olan Söğütlüçeşme Camii ise aslında oldukça yakın sayılabilecek bir tarihte, 1963 yılında inşaa edilmeye başlanmış olup, 1965’te ibadete açılmıştır. Çok eski Kadıköy'lüler bu camiden Kuşdili Camii diye söz ederler kimi zaman. Mimarı Fevzi Hascan’dır. Genel anlamda Selçuklu-Osmanlı Mimarisinin özelliklerine sahiptir. Dış cephesi, Küfeki taşı ile kaplı olmasının dışında oldukça sadedir. Roma ve Bizans Döneminde kullanılmaya başlanan ve ‘İstanbul taşı’ olarak da bilinen Küfeki taşının en önemli özelliği topraktan çıktığı andan itibaren her türlü işleme uygun olup kolay işlenmesi ve havayla temas ettikten sonra, havada bulunan karbondioksiti emerek sertlik, dayanıklılık ve güç kazanmasıdır.



 




 

Caminin dış cephesinin sadeliğinin aksine, caminin içi oldukça zengin çini süslemelerine sahiptir. Bu caminin ilginç bir özelliği ise, inşaa edildiği dönem dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin ve saltanatın sona ermesinin üzerinden 40 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, padişahın halktan ayrı olarak namaz kılmasını sağlayan ‘Hünkar mahfili’nin bulunmasıdır.



 Caminin altı ise çarşıdır ve ağırlıklı olarak mefruşat ve iç giyim ürünleri satılır.




Söğütlüçeşme Semtinin önem taşıyan mekanlarından birisi de, çocukluğumdan beri her önünden geçtiğimde dua etmeyi ihmal etmediğim, (özellikle Bahariye İlkokulu’nda okuduğum ilkokul yıllarımda neredeyse her gün önünden geçerdik.) halen daha arada bir gidip ziyaret ettiğim Mahmud Baba Türbesi’dir.




 

Söğütlüçeşme’nin Kuşdili Semti ile sınırında, eski Kuşdili Çayırı’nın yanı başında, Kadıköy İtfaiye İstasyonu'nun sokağında yer alan bu türbe ve çevresindeki mezarlık, manevi havası, kedileri ve yaz sıcağında bile serinliğiyle bana her daim huzur vermiştir. Kadıköy’ün göbeğinde, Eski İstanbul’dan bir köşedir adeta.


 

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Mahmud Baba, 1850 yılı civarında vefat etmiştir. Kadiri Tekkesi’nin erenlerindendir ve yıllarca bu bölgede himmet dağıtmıştır. Bir rivayete göre Sultan Abdülmecid Han’a haber göndererek, o gün hamama gitmemesini, hamamın kubbesinin çökeceğini bildirir. Bu uyarıya kulak asmayan sultan tam hamama girmeye hazırlanırken kuvvetli bir deprem olur ve hamamın kubbesi yıkılır. Bunun üzerine Sultan Abdülmecid, Mahmud Baba Hazretleri için Kuşdili Çayırı’nın yanında bir dergah yaptırır ve Mahmud Baba, ömrünün sonuna dek bu dergahta yaşar, vefat edince de, şimdi bile çevresine huzur saçan bu dergahın bahçesine defnedilir.
 

1742-1805 Yılları arasında yaşamış, Celvetiye Tarikatı’na mensup Hafize Ana


 ve 1915 senesindeki Ermeni tehcirinde, bir çok Ermeni'nin yaşamını yitirmesinden sorumlu tutulan, son sözleri ‘’ Sevgili vatandaşlarım! Ben bir Türk memuruyum, sadece aldığım emri yerine getirdim. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, vicdanım rahat çünkü sürgün edilen tüm Ermenilere insanca davrandım, zulüm etmedim. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Yabancı devletlere yaranmak için beni asıyorlar.’’ Olan, 1919 yılında Padişah Sultan Vahdettin’in döneminde, şeyhülislamın fetvasıyla idam edilen ve vasiyeti üzerine Kadıköy Kuşdili Çayırı’ndaki Mahmud Baba Türbesi’nin de içinde bulunduğu bu mezarlığa defnedilen Yozgat Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey de bu mezarlıkta istirahat eden diğer isimlerden. 1919 Yılında idam edilen Kemal Bey, 1922 Yılında, Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimiyle TBMM’de çıkartılan bir kanunla ‘milli şehit’ ilan edilmiştir.

 

Mahmud Baba Türbesi’nin içinde yer aldığı bu tarihi kabristanın bakımını tamamen gönüllü olarak, oldukça kısıtlı imkanlarla Tevfik Bey üstlenmiş. Büyük bir özenle, bir zamanlar terk edilmiş, bakımsız kalmış, her yanını otlar bürümüş olan mezarları her gün sulayan, bakımını yapan, kimi zaman çamaşır sularıyla mezar taşlarının üzerlerindeki çamurları bile temizleyen Tevfik Bey, aynı zamanda takdir edilesi bir hayvan sever. Bu kabristanda onlarca kediyi besliyor ve eski bir İstanbul geleneğini yerine getiriyor. Kendisine destek olmak isterseniz, konserve kedi mamaları getirip teslim edebilirsiniz.

 
İşte doğma büyüme bir Kadıköy’lü olarak sayısız kez geçtiğim, bir çok mutlu, mutsuz anımın bulunduğu aşina olduğum kadim bir semt Söğütlüçeşme ve hayatın telaşı, koşuşturması içerisinde görmediğimiz, göremediğimiz değerleri, güzellikleri…
Sevgiyle ve huzurla kalın...

 
 
 
 Dipnot 1:

Söğütlüçeşme'den bu denli bahsetmişken, her gün metrobüse inip binen ve Söğütlüçeşme Parkı'nın içinden geçenler için birer dost yüz haline gelmiş olan, parkın içinde , köprünün altında bir birinden lezzetli poğaça ve simit satan güler yüzlü abimizi, ebegümeci, ıspanak, kağıt mendil vs. satarak Fikirtepe'deki evinde yaşam mücadelesi veren Saliha Teyze'mizi ve daha bir çok emekçiyi de  anmamak olmaz.

Dipnot 2:

Bazı tarihi bilgilerde:

-Kadıköy’ün kitabı (Tamer Kütükçü, Ötüken Yayınları s.116-117)

-İstanbul’un Evliyaları. (Pamuk yayınları, s.222)

-Türkiye Anıtlar Derneği internet sayfası, Söğütlüçeşme Camii.

Kaynaklarından yararlandım.

Kullanılan fotoğrafların tamamı (Farklı internet sitelerinden bulduğum, Söğütlüçeşme trenyolu köprüsünün 1970’li yılların başındaki görünümü, Söğütlüçeşme Tren İstasyonu'nda çekilmiş eski fotoğraf ve İstanbuldaki camiler.com sayfasına ait Söğütlüçeşme Camii’nin içindeki çini işlemelerini gösteren fotoğraf hariç) 2014,2015 ve 2016 yıllarında kendi çektiğim fotoğraflardır.1) İstanbul Evliyaları, Pamuk Yayınları, Sayfa No: 225

 
 

8 yorum:

  1. çok güzel; bilgilerimi tazeledim..tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yorumunuz için size çok teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil
  2. Elinize sağlık Berk Erkent; güzel bir çalışma olmuş. Değerli bilgiler için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Sevgilerimle.

      Sil
  3. İnanılmaz güzel yazmışsınız. Kadıköy'ün akıp giden havası içerisinde bunları görebilmek için iyi bir çift "göz" lazım gelir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Hüseyin Bey. Güzel yorumunuzla beni mutlu ettiniz. Sevgiler.

      Sil
    2. Teşekkürler bu bilgileri paylastiginiz için

      Sil
  4. TEŞEKKÜRLER. BU DOYURUCU BİLGİLER İÇİN. TARİHİ BİLMEK GELECEĞE IŞIK TUTAR...

    YanıtlaSil