21 Haziran 2018 Perşembe

Kadıköy'de İsmi Unutulmaya Yüz Tutmuş Bir Eski Semt; İbrahimağa


 
Kadıköy’de İbrahimağa adında bir semt vardır, adı unutulmaya yüz tutmuştur. Bu konuda  Mısırlıoğlu, İkbaliye, Yıldızbakkal, Cevizlik gibi isimleri git gide daha az kullanılan, bugün birçok Kadıköylünün bile neresi olduklarını bilmedikleri Kadıköy  semtleriyle az çok aynı kaderi paylaşır İbrahimağa. Ne var ki,  bu saydığım Kadıköy  semtlerine göre bir nebze daha şanslıdır. Çünkü semte adını veren İbrahimağa Camii dolayısıyla bu isim halen daha  anılmaktadır.

Dün, Üsküdar  Karacaahmet’teki , bir zamanlar var olan  Miskinler Tekkesi’nin önünde bulunan, Hafız İsa Ağa’nın Üsküdar’da yaptırdığı üç çeşmeden birisi olan Miskinler Tekkesi Çeşmesi’ni fotoğraflamak için Söğütlüçeşme’den Üsküdar’a doğru yol alırken  bu küçük semte de uğradım, sokaklarında gezindim, insanlarıyla sohbet ettim ve fotoğraflar çektim.

İbrahimağa, İdari olarak Kadıköy’ün Koşuyolu Mahallesi sınırları içerisine dahil. Konum olarak ise kabaca, Ayrılıkçeşmesi, Acıbadem Yıldızbakkal, Koşuyolu, Haydarpaşa ve Karacaahmet’in arasında kalan küçük bir alanın üzerinde kurulu olduğunu söyleyebiliriz.

 
İbrahimağa Semti’ne adını veren İbrahimağa, Sultan 3. Murad Dönemi’nin(16 yy. sonları) Babüssaade ağasıdır. 1588 Yılında, o zamanlar gürül gürül akan, bugün ise tamamı yeraltına alınmış olan ve Kadıköy Rıhtım’daki minibüs duraklarının altından cılız bir şekilde denize karışan Haydarpaşa Deresi’nin yanında, Haydarpaşa Çayırı üzerinde bir cami ve külliye yaptırır. Bir süre Kadiri Tekkesi olarak kullanılan bu alan, Sultan 1.Mahmut Dönemi’nde yeniden camiye dönüştürülür. Caminin bulunduğu alan, -hatta yanından akan Haydarpaşa Deresi bile- bir süre sonra İbrahimağa’nın adını taşımaya başlar. İbrahimağa'nın kabri de bu caminin avlusunda yer almaktadır.
 
 
 
430 yaşındaki bu cami ve kendisiyle yaşıt olan çeşme İbrahimağa Semti’nde bugüne gelebilmiş  önemli tarihi eserler olarak karşımıza çıkmakta. Osmanlı Dönemi’nde hacca gidenlerin  Haydarpaşa Çayırı’nda toplandıktan sonra birlikte namaz kıldıkları; Çatısı ahşap, minaresi tuğla, duvarları ise kagir olan bu caminin küçük, özgün minaresine ilaveten, yakın sayılabilecek bir dönemde oldukça uzun ikinci bir minare eklenmiş . Cami , bu haliyle hayli ilginç bir görüntü sergilemekte.

 
Caminin hemen yanında yer alan İbrahimağa Çeşmesi ise, uzun yıllar bir tamirhanenin içerisinde kaldığından ne yazık ki bazı mimari özelliklerini kaybetmiş, bakımsız ve akmaz bir şekilde adeta bir utanç gibi insanın yüzüne çarpıyor. 
Tüm Kadıköy’ün en eski çeşmelerinden birisi olan bu güzel, değerli çeşmenin bugün bu halde olması gerçekten çok üzücü.

 
Caminin, İbrahimağa Camii Sokak’a paralel avlu duvarının dış cephesine ise 2001 yılında Hacı Halil Türkkan tarafından, merhume annesi Fatma Hanım’ın hayrına yaptırılmış bir diğer çeşme bulunuyor.
 
 
Tarihi bir çeşme olmasa da, çevresine kattığı güzellik ve içilebilir suyunun akar olması bugün keşfettiğim bu çeşmeyi benim gözümde çok değerli kılmakta.

 
Çoğunluğu bakımsız kalmış, ahşap evlerle süslü birkaç sokaktan ibaret bu küçük mahallenin sokaklarında gezinirken en fazla  hoşuma giden şey ise mahalle kültürünün halen daha devam ediyor olması ve insanlarının sıcak kanlılığı oldu. İbrahimağa Camii’nin önünde sohbet ettiğim Şükriye Teyze ile bir arka sokakta, evlerinin önüne sandalye atıp oturan ve mahalleyi fotoğrafladığımı görünce beni  sohbetlerine davet edip, bir de meşrubat ısmarlayan gençlerle sohbet ederken bir kez daha karşılaştım. Belki zengin   değil, hatta Kadıköy geneline göre kıyaslarsak yoksul ve bakımsız sayılabilecek bir mahalle İbrahimağa ve elbette ki İstanbul’un yaşadığı olumsuz değişimlerden kendi payına düşeni de almış bir mahalle, ancak bu mahallede herkes birbirini tanıyor, komşuluk ilişkileri devam ediyor, ahşap evlerin pencerelerinden halen daha sepetler sarkıtılıyor.
Kadıköy’ün göbeğinde, bu denli merkezi bir noktada yer almasına karşın halen yıllar öncesinden bir şeyler saklamayı başarmış bir mahalle İbrahimağa. Bu yüzden olsa gerek ki, mahallelilere samimi sohbetleri  ve ikramları için teşekkür edip, yeniden uğrayacağıma, hatta önümüzdeki aylarda yayınlamayı dilediğim Kadıköy’ün çeşmeleri ve diğer su yapılarına ilişkin kitaptan hediye edeceğime dair söz verip, üzerinde yaşadığımız eşsiz şehrin bize sunduğu diğer güzellikleri, diğer dünyaları keşfetmek  için İbrahimağa’dan ayrılıp Üsküdar’a doğru yol alırken içimde tuhaf bir mutluluk ve ruhumu saran bir huzur duygusu bana yol boyunca eşlik etti…
Semte ilişkin çektiğim diğer fotoğraflar aşağıda yer almaktadır.















 
 

1 yorum:

  1. Çok güzel bilgilendirici bir blog olmuş. Güzel semtimin tarihi hakkında daha geniş kapsamlı bir bilgi almak beni mutlu etti. Teşekkürler.

    YanıtlaSil