16 Haziran 2017 Cuma

Sezen Aksu ile ağlamak bile güzeldir...


‘Ağlamak güzeldir…’ sadece albüme adını veren bu iki kelimeyle bile ne denli ezber bozan, ne denli yaşama, duygularımıza dair sorgulayıcı ve betimleyici bir bakış açısının ürünü olduğunu belli eden bir Sezen Aksu Albümü…
                                                    

Sezen Aksu, 4.Stüdyo albümü olan ‘Ağlamak güzeldir’i 1981 yılında piyasaya çıkartmıştı. Ne var ki, albüm yayınlandığında henüz doğmama bir sene kalan ben, bu albümü ve şarkılarını 1992 yılında, 10 yaşımda, ilkokul 5.sınıfta okuyan, eğitim yılı sonunda yapılacak olan Anadolu Liseleri ve Özel okullar Sınavları için stres içerisinde boğuşan bir çocukken keşfetmiştim. -Bu noktada, bir parantez açalım; - O dönemde sekiz yıllık eğitim sistemi mevcut değildi, öğrenciler beş yıllık ilkokul eğitiminin sonunda ortaokul ve lise eğitimini alacakları okulları belirleyecek olan sınavlara giriyor ve henüz 11 yaşındaki küçücük çocuklar (bense kendimden bir yaş büyüklerle okuduğum için 10 yaşımdaydım) kaldırabileceklerinin çok üzerinde bir strese maruz kalıp, psikolojileri bozulması pahasına birer yarış atına dönüştürülüyordu. Şimdiki çocukların, bu noktada bizim kuşağımızın çocuklarından daha şanslı olduklarını söyleyebilirim.- Sezen Aksu’yu ilk kez 1989 yılında, ‘Şinanay’ şarkısıyla keşfetmiş,  ‘Sezen Aksu Söylüyor’ kasetini hemen almıştım, 2 yıl sonra gelen ‘Gülümse’ Albümü beni çok mutlu etmişti. Gülümse (1991) ve Deli kızın türküsü(1993) arasında kalan iki yıllık süreci ise Sezen’in eski albümlerini toparlayarak geçirmiştim. O yıllarda, c.d henüz yaygınlaşmamıştı, varsa yoksa müziğe dair her şey kaset demekti bizim için. Ağlamak güzeldir’ de, Kadıköy’de Bahariye Caddesi üzerinde, ilkokulumun karşı sırasında yer alan bir kasetçi de karşıma çıkmıştı. Kasetin ismi ve kapağındaki Sezen’in hüzünlü, ağlamaklı bakışı çok hoşuma gitmiş, büyük bir merak içerisinde kaseti hemen anneme aldırmıştım. J
 
Sezen Aksu’nın 1980-1982 yılları arasında birer yıl arayla yayınlanan ve her birisi gerek Aksu Diskografi’si, gerek popüler müzik tarihimiz açısından büyük önem taşıyan üç albümünü (Sevgilerimle, Ağlamak güzeldir, Firuze) yayınlayan Kervan Plakçılık, bu albümün de kaset baskısında tıpkı Firuze’nin kaset baskısında yaptığı gibi albümü oluşturan 10 şarkıya, ‘Sevgilerimle’ Albümü’nden de beş tane şarkı eklemişti. Ve işte ben 15 şarkılık bir kaset ve uzun siyah saçlarıyla bana hüzünlü bir şekilde bakan bir Sezen Aksu fotoğrafı ile baş başaydım… Dilerseniz, artık benim albümü ilk keşfettiğim çocukluk yıllarıma ait hatıraları geride bırakıp, albümün ilk yayınlandığı 1981 yılına ve albümün içeriğine dönelim.

 
Allahaısmarladık (1977) Albümüyle; -1975 yılında Sezen Seley adıyla yayınlanan ve çok az satan ilk 45’lik plağı saymazsak- başarılı iki adet 45’likten sonra, albüm piyasasında da var olduğunu kanıtlayan, Serçe (1978) Albümü’yle pop müzik tarihimizde bir ilke imza atıp dinleyiciye ikili bir albüm (double albüm) sunan ve zirveye yerleşen, ‘Sevgilerimle’ (1980) Albümüyle ise yerini iyicene sağlamlaştıran ve müzikalitesi çok yüksek, çok güzel bir çalışmaya imza atan Sezen Aksu için artık dördüncü albümünü doldurma zamanı gelmiştir. Aksu, bir önceki yıl, Orhan Gencebay’ın sahibi olduğu Kervan Plakçılık’a transfer olmuş ve bu şirket hesabından yayınlanan ilk albümü olan ‘Sevgilerimle’ yi piyasaya sürmüştür.

 
1981 yılı, Türkiye üzerindeki karanlık bulutların ve ağır havanın hüküm sürdüğü, 12 eylül 1980 darbesinin tüm izlerinin hissedildiği, bir çok kişinin tutuklandığı, kimilerinin idam edildiği, bir çok üzücü süikastın yaşandığı,  80 darbesi öncesi yurtdışına çıkıp dönmeyen Cem Karaca, Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan gibi bir çok sol görüşlü sanatçının ‘Yurda dön! ‘ çağrısı aldığı (işin komik yanı bu isimlerden Selda Bağcan zaten Türkiye’dedir!)gri renkli bir yıldı ülkemiz için. Elbette ki, bütün bu yaşanan siyasi ve toplumsal olaylar müzik sektörünü de etkilemiş, 1970’li yıllardan itibaren giderek daha fazla ilgi görmeye başlayan arabesk müzik, 80 darbesi sonrasının içe kapanık, bastırılmış, kaderci Türkiye’sinde daha da fazla ilgi görmeye başlamıştır. Ajda Pekkan, Nilüfer, Zerrin Özer, Yeliz gibi bir çok pop müzik sanatçısı albümlerinde kısmen ya da tamamen arabesk müziğe yer vermeye başlarlar, 1980’i, 1981’e bağlayan yılbaşı gecesi ilk kez TRT ekranlarında ‘Kimbilir’ isimli şarkısını seslendiren Kibariye, bir anda müzik sektörüne bomba etkisiyle düşer, İbrahim Tatlıses satış rekorları kırar, 1978’de ‘Dilek taşı’ adlı bestesiyle popla arabeski birleştirerek yepyeni bir akım ortaya koyan Gülden Karaböcek’in ardından, başta Ümit Besen olmak üzere bir çok sanatçı bu akımı takip eder ve her albümleri büyük beğeni toplar. Ajda Pekkan- her ne kadar şarkılar Garo Mafyan’ın usta aranjörlüğü ile pop tarzında düzenlese de-  arabesk ve alaturka şarkıların ağırlıkta olduğu ‘Sen mutlu ol’ Albümü’nü yayınlar ve ‘Minibüs tarzı plak yapmak Ajda’ya yakışmadı…’ diye başlayan bir çok eleştiriye maruz kalır, Nilüfer ise 1979’dan 1982’ye dek sürdüreceği ‘bir yüzü alaturka ya da arabesk, diğer yüzü pop’ tarzında plak yapma geleneğini, 1981 yılında yayınlanan ‘Ben seni seven kadın/Kime küseyim’ adlı, plak döneminin son 45’liğinde de sürdürür. 

İşte bütün bu gelişmelerin yaşandığı 1981 yılında, ilk ve tek çocuğu Mithat Can Özer’i de dünyaya getiren Sezen Aksu,
 
‘Ağlamak güzeldir’ diyerek hızlı bir giriş yapar müzik listelerine. Yukarıda adı geçen sanatçıların aksine, Sezen Aksu, arabesk müzik furyasının tüm ülkeyi sardığı 80’li yılları, hiçbir albümünde arabeske yer vermeyerek, fakat usta müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in dile getirdiği gibi bir nevi ‘Arabeski şarkı sözlerinin içine şırınga ederek’ geçirmiştir. Dilmener’in bu görüşüne kısmen katılmakla beraber, Aksu’nun;  Arabesk Müzik anlayışının adeta ana temasını oluşturan ‘acı çekmekten neredeyse zevk almak, umutsuz bir şekilde pasif bir kaderciliğe yönelmek’ eyleminin aksine; Daha çok, hüzünlü duyguları irdeleyen, tasvir eden ve kimi zaman sorgulayan bir anlayışla bu dönemki şarkılarına hayat verdiğini belirtmek isterim. İşte ‘Ağlamak güzeldir’ de bu anlayışın izlerinin kimi şarkılarda gözlemlenebildiği bir albümdür.

 
Albüm, sözleri Sezen Aksu’ya, müziği ise Atilla Özdemiroğlu’na ait ‘Düşünce’ adlı , albümün açılış şarkısı olmasına karşın, ne yayınladığı dönemde, ne de sonraki yıllarda çok da fazla ön plana çıkmamış, Aksu’nun bir çok şarkısında olduğu gibi insansı duyguların mükemmel bir şekilde betimlendiği bir parçayla açılır. Her şeyin bir bedelinin olduğunu, varlığımızı besleyen sevgiyi hafife alamayacağımızı, duygularımıza ‘dur’ desek de düşüncemizi  susturmanın mümkün olmadığını bize hatırlatan bu güzel eseri, söz ve müziği Aksu’nun kendisine ait olan, albüme adını veren ve kanımca müzik tarihimizin en anlamlı ve benzersiz sözlere sahip şarkılarından birisi olan ‘Ağlamak güzeldir’ takip eder. Yazımın başında belirttiğim gibi Sezen Aksu, bu şarkısında ezber bozan bir ifade kullanmış, aslında güzel olduğunu kimsenin düşünmediği , düşünse bile ifade etmediği, edemediği  ‘ağlamak’ eyleminin güzel olduğunu bizim yüzümüze vurmuştur. Ağlamak, gerçekten de utanılmaması gereken, son derecede insansı bir duygu değil midir? Ağlamak, tıpkı Sezen’in bu şarkıda ifade ettiği gibi ‘şu gelip geçici dünyada her şeye rağmen var olduğumuzun, hala sevdiğimizin ve hissettiğimizin, tüm güzelliğimiz ve çirkinliğimiz ile var olduğumuzun’ en gerçekçi kanıtlarından birisi değil midir?Tıpkı bir çok şarkısı için aynı şeyi düşündüğüm gibi; Adeta insanüstü bir görüş açısıyla bu sözleri kaleme alan ve besteleyen Sezen Aksu’yu hayranlıkla alkışlatan bu eseri ,‘Yak bir sigara’ takip eder albümde.

 
Söz ve müziği Özdemir Erdoğan’a ait olan ve albümde birlikte seslendirdikleri ‘ Yak bir sigara’, Sezen Aksu ve Özdemir Erdoğan’ın müzikal iş birliklerinin ilk adımıdır. İkili, dört yıl sonra; 1985 yılında sözleri Sezen Aksu’nun kendisine ve Hıncal Uluç’a, bestesi ise Ali Kocatepe’ye ait olan ‘Küçük bir aşk masalı’ adlı şarkıyı düet yaparak Eurovision 1985 Türkiye Elemeleri’ne katılırlar. Yarışmanın birincisi ‘Diday diday day’ adlı şarkılarıyla MFÖ olsa da , ‘Küçük bir aşk masalı’ halk tarafından çok beğenilir ve üzerinden geçen 30 yılı aşkın süreye rağmen halen daha gelmiş geçmiş en güzel aşk düetlerinden birisi olarak hafızalarımızda tazeliğini korur. İkilinin müzikal ilişkileri bununla da sınırlı kalmaz, Özdemir Erdoğan, Aksu’nun 1982 yılında ‘Firuze’ Albümü’nde yer verdiği, söz ve müziği Aksu’ya ait ‘İkinci bahar’ ı 1987 yılında kendi albümünde seslendirir ve Aksu’nun yorumuyla da büyük ses getiren bu eser, Erdoğan’ın yorumuyla da bir kez daha herkes  tarafından benimsenir ve kulaklara kazınır. Hüzünlü bir melodi ve sözlerle başlayıp, daha sonra neşelenen ve ‘arayan gözlerle hiç bakma etrafına, mutluluk peşinden koşarak yakalanmaz‘ ve ‘Ne güzelim diye gerin, ne çirkinim diye yerin; İkisi de Tanrı’yı suçlamaktır’ gibi son derecede anlamlı sözlere ev sahipliği yapan ‘Yak bir sigara’ ise belirttiğim gibi, 80’li yıllar boyunca bir çok müzikal iş birliği gerçekleştiren ikilinin ortak çalışmalarının ilk basamağıdır.

 
Ve şimdi ise sıra, her dinlediğimde beni aynı derinlikte etkileyen, albümdeki favori parçam olan ‘Köprü’de.  Albümde, oryantal motiflerin en fazla ön plana çıktığı, belki de arabesk temaya en yakın olan bu şarkıyı, 10 yaşımdayken ilk dinlediğim günleri hatırlıyorum, Sezen her ‘Özzlemlerinle yıllarrca yanarak…’ dediğinde, adeta benim yüreğimde bir yerler yanıyordu, 10 yaşındaki bir çocuk bu şarkıda bu denli hüzünlenecek, etkilenecek ne bulabilir? Bu sorunun cevabını belki hiçbir zaman tam olarak bulamayacağım, ancak Sezen Aksu ve Atilla Özdemiroğlu’nun eseri  ‘Köprü’ benim için her zaman çok özel olarak kalacak.
Her ne kadar artık ‘albümün ön yüzü’, ‘arka yüzü’ gibi kavramlar ömrünü neredeyse tamamlamış olsa da, yine de, plakların ve kasetlerin hüküm sürdüğü o yıllara ait bu tanımlamayı kullanacağım. Albümün ön yüzünün son şarkısı, 1980 yılında baş rolünde usta tiyatro sanatçısı Ayten Gökçer’in oynadığı-bu vesileyle şu anda ciddi sağlık sorunları yaşayan değerli sanatçı Ayten Gökçer’e de acil şifalar dileyelim.- ve tiyatro sahnesinden kayda alınarak TRT’de dizi olarak da yayınlanan ‘Yedi kocalı Hürmüz’ Müzikali’nde yine Ayten Gökçer tarafından seslendirilen, Sevgi Anlı’nın yazdığı sözleri Atilla Özdemiroğlu’nun bestelediği ‘Tanrım(Yalnız kullar)’ adlı eserdir. Seyirciyle buluştuğu 1980 yılında çok büyük beğeni kazanan Yedi kocalı Hürmüz Müzikalinin ardından bu eser de halk tarafından çok sevilmiş ve ilk önce, aynı yıl Nilüfer tarafından ‘Nilüfer’80’ Albümü’nde yorumlanmıştır. Sezen Aksu ise, bu şarkıya bir yıl sonra, 1981 tarihli ‘Ağlamak güzeldir’ Albümü’nde yer vermeyi uygun görmüş ve Sezen’in teatral yeteneği de devreye girince ortaya gerçekten çok güzel bir çalışma çıkmıştır.

 
Albümün ikinci yarısı, sözleri Aysel Gürel’e, müziği ise Atilla Özdemiroğlu’na ait, hem sözleri, hem de müziği açısından sıradışı ve çağ ötesi denilebilecek ‘En uzun gece’  adlı mükemmel bir eserle açılır. Zaten, albümün ikinci yarısının en temel özelliği, bu bölümdeki şarkıların hepsinin- ‘Biliyorsun’ hariç- sözlerinin Aysel Gürel gibi usta bir kalemin ürünü olması. İnsanı dinlerken, adeta bir üst boyuta geçiren, ‘İnsanın o çağlar boyu varmaya çalıştığı gerçekteyim…’, ‘Her doğum öncesinde korkuyla beslenen sancılardayım…’ ve en çok da ‘Kendimde insanı affettiğim o en ak sebepteyim…’ gibi manevi, derin ve etkileyici sözler içeren ‘En uzun gece’ yi ise albümde, ‘Ağlamak güzeldir’ ile birlikte hem sözleri, hem müziği kendisine ait iki eserden birisi olan ‘Biliyorsun’ takip eder. Aksu, ‘Biliyorsun’ u aslında, 1981’den çok daha önce, 70’li yılların sonlarına doğru yazıp, bestelemiş ve şarkı dinleyiciyle ilk kez Sezen Aksu’nun başrolünde oynadığı ; 1978 tarihli ‘Minik serçe’ Filmi’nde  buluşmuştur. Ancak, ne var ki filmde dinledikleri bu şarkıya hayran kalan binlerce dinleyici, şarkıyı pikaplarında ya da teyplerinde, sesini sonuna kadar açıp dinleyip, hayallere dalabilmek için tam üç yıl beklemek zorunda kalmışlardır. ‘İmkansız aşk’ temasının en can alıcı sözlerle ve buna eşlik eden eşsiz bir besteyle işlendiği bu eser, Aksu’nun gelmiş geçmiş en hüzünlü ve en sevilen aşk şarkılarından birisi olarak toplumsal hafızamızda yer etmiştir.

‘Biliyorsun’ ile iliklerimize kadar bizleri hüzne batıran Sezen, albümde bir sonraki şarkı olan ‘Ben her bahar aşık olurum’ da ise, bizlere bu kez adeta ümit ve yaşama sevinci zerk etmeyi görev bilmiştir. Popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en değerli bestecilerinden birisi olduğunu düşündüğüm, bir çok unutulmaza esere imzasını atmış büyük besteci Selmi Andak’ın tango tarzında bestelediği, ölümsüz söz yazarı Aysel Gürel’in ise sözlerini yazdığı bu şarkı, insana  ,dinlerken ‘İyi ki yaşıyorum…’ dedirten, gönlümüzdeki sönen ateşin küllerini savurmaya, kalbimizdeki acelenin peşinde kendimizi kaybetmeye davet eden bir şaheserdir.

‘Ben her bahar aşık olurum’ ile başlayan pozitif atmosfer, albümün son iki parçası olan ‘Lunapark’ – bu şarkıdaki ‘Bir çocuk çığlığı düş biter’ dizesi bana her dinlediğimde acıklı gelse de- ve ‘Hoşgörü’ de de devam eder. ‘Lunapark’, Sezen Aksu’dan bir yıl kadar önce,  Türk pop müzik tarihimizin en özel isimlerinden birisi olan Esmeray’ın ‘Oğlum’ adlı albümünde de yer almıştır. Aysel Gürel’in yazdığı sözler aynıdır, fakat Esmeray Yorumu’nda beste Recep Aktuğ’a aitken, Sezen Aksu, albümünde bu şarkıya Atilla Özdemiroğlu’na ait farklı bir besteyle yer vermiştir. Hiç değilse birkaç dakikalığına, çocukluğumuzun o en masum ve neşeli günlerine dönmemizi sağlayan ve hayattan kısa bir kaçamak yapmaya davet eden bu güzel şarkıdan sonra, albüm, Aysel Gürel’in eşsiz sözlerinin, çok erken yitirdiğimiz değerli müzisyen Onno Tunç’un mükemmel bestesiyle birleştiği ‘Hoşgörü’ ile kapanır.
 
Şarkı, bizlere insanoğlunun belki de en fazla ihtiyacı olan şeyden hoşgörüden bahseder. Şarkıda, yüreğinde duyguların yıllarca boğuştuğu, artık içindeki o deli nehri denizlerde durultmayı , başında esen fırtınayı melteme dönüştürmeyi, yüreğindeki yaraları hoşgörü ve mutlulukla sarabilmeyi başarmış olgun bir Sezen’e kulak veririz. ‘En uzun gece’ ile beraber, albümde  manevi olgunluğu dile getiren iki şarkıdan birisidir ‘Hoşgörü’ ve ‘Ağlamak güzeldir’ gibi insansı duyguları irdeleyen olağanüstü bir albüm için ne kadar da güzel bir final şarkısıdır.

 
İşte albümün yayınlanmasının üzerinden tam 36 yıl sonra, benim kalemimden ‘Ağlamak güzeldir’ Albümü…Eminim ki değil 36 yıl, 10’larca, hatta 100’lerce yıl da geçse bu albüm ve Sezen Aksu’nun her albümü, neredeyse her şarkısı bir çok insanın iliklerine işlemeye, ruhlarını titretmeye devam edecek.

Hepinize müzik, sevgi ve mutluluk dolu yarınlar dilerim.