‘Ağlamak güzeldir…’ sadece albüme adını
veren bu iki kelimeyle bile ne denli ezber bozan, ne denli yaşama,
duygularımıza dair sorgulayıcı ve betimleyici bir bakış açısının ürünü olduğunu
belli eden bir Sezen Aksu Albümü…
Sezen Aksu, 4.Stüdyo albümü olan ‘Ağlamak
güzeldir’i 1981 yılında piyasaya çıkartmıştı. Ne var ki, albüm yayınlandığında
henüz doğmama bir sene kalan ben, bu albümü ve şarkılarını 1992 yılında, 10
yaşımda, ilkokul 5.sınıfta okuyan, eğitim yılı sonunda yapılacak olan Anadolu
Liseleri ve Özel okullar Sınavları için stres içerisinde boğuşan bir çocukken
keşfetmiştim. -Bu noktada, bir parantez açalım; - O dönemde sekiz yıllık eğitim
sistemi mevcut değildi, öğrenciler beş yıllık ilkokul eğitiminin sonunda ortaokul
ve lise eğitimini alacakları okulları belirleyecek olan sınavlara giriyor ve
henüz 11 yaşındaki küçücük çocuklar (bense kendimden bir yaş büyüklerle
okuduğum için 10 yaşımdaydım) kaldırabileceklerinin çok üzerinde bir strese
maruz kalıp, psikolojileri bozulması pahasına birer yarış atına
dönüştürülüyordu. Şimdiki çocukların, bu noktada bizim kuşağımızın
çocuklarından daha şanslı olduklarını söyleyebilirim.- Sezen Aksu’yu ilk kez
1989 yılında, ‘Şinanay’ şarkısıyla keşfetmiş,
‘Sezen Aksu Söylüyor’ kasetini hemen almıştım, 2 yıl sonra gelen
‘Gülümse’ Albümü beni çok mutlu etmişti. Gülümse (1991) ve Deli kızın
türküsü(1993) arasında kalan iki yıllık süreci ise Sezen’in eski albümlerini
toparlayarak geçirmiştim. O yıllarda, c.d henüz yaygınlaşmamıştı, varsa yoksa
müziğe dair her şey kaset demekti bizim için. Ağlamak güzeldir’ de, Kadıköy’de
Bahariye Caddesi üzerinde, ilkokulumun karşı sırasında yer alan bir kasetçi de
karşıma çıkmıştı. Kasetin ismi ve kapağındaki Sezen’in hüzünlü, ağlamaklı
bakışı çok hoşuma gitmiş, büyük bir merak içerisinde kaseti hemen anneme
aldırmıştım. J
Sezen Aksu’nın 1980-1982 yılları arasında
birer yıl arayla yayınlanan ve her birisi gerek Aksu Diskografi’si, gerek popüler
müzik tarihimiz açısından büyük önem taşıyan üç albümünü (Sevgilerimle, Ağlamak
güzeldir, Firuze) yayınlayan Kervan Plakçılık, bu albümün de kaset baskısında
tıpkı Firuze’nin kaset baskısında yaptığı gibi albümü oluşturan 10 şarkıya,
‘Sevgilerimle’ Albümü’nden de beş tane şarkı eklemişti. Ve işte ben 15 şarkılık
bir kaset ve uzun siyah saçlarıyla bana hüzünlü bir şekilde bakan bir Sezen
Aksu fotoğrafı ile baş başaydım… Dilerseniz, artık benim albümü ilk keşfettiğim
çocukluk yıllarıma ait hatıraları geride bırakıp, albümün ilk yayınlandığı 1981
yılına ve albümün içeriğine dönelim.
Allahaısmarladık (1977) Albümüyle; -1975
yılında Sezen Seley adıyla yayınlanan ve çok az satan ilk 45’lik plağı
saymazsak- başarılı iki adet 45’likten sonra, albüm piyasasında da var olduğunu
kanıtlayan, Serçe (1978) Albümü’yle pop müzik tarihimizde bir ilke imza atıp
dinleyiciye ikili bir albüm (double albüm) sunan ve zirveye yerleşen,
‘Sevgilerimle’ (1980) Albümüyle ise yerini iyicene sağlamlaştıran ve
müzikalitesi çok yüksek, çok güzel bir çalışmaya imza atan Sezen Aksu için artık
dördüncü albümünü doldurma zamanı gelmiştir. Aksu, bir önceki yıl, Orhan
Gencebay’ın sahibi olduğu Kervan Plakçılık’a transfer olmuş ve bu şirket
hesabından yayınlanan ilk albümü olan ‘Sevgilerimle’ yi piyasaya sürmüştür.
1981 yılı, Türkiye üzerindeki karanlık
bulutların ve ağır havanın hüküm sürdüğü, 12 eylül 1980 darbesinin tüm
izlerinin hissedildiği, bir çok kişinin tutuklandığı, kimilerinin idam
edildiği, bir çok üzücü süikastın yaşandığı,
80 darbesi öncesi yurtdışına çıkıp dönmeyen Cem Karaca, Melike Demirağ,
Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan gibi bir çok sol görüşlü sanatçının ‘Yurda dön!
‘ çağrısı aldığı (işin komik yanı bu isimlerden Selda Bağcan zaten
Türkiye’dedir!)gri renkli bir yıldı ülkemiz için. Elbette ki, bütün bu yaşanan
siyasi ve toplumsal olaylar müzik sektörünü de etkilemiş, 1970’li yıllardan
itibaren giderek daha fazla ilgi görmeye başlayan arabesk müzik, 80 darbesi
sonrasının içe kapanık, bastırılmış, kaderci Türkiye’sinde daha da fazla ilgi
görmeye başlamıştır. Ajda Pekkan, Nilüfer, Zerrin Özer, Yeliz gibi bir çok pop
müzik sanatçısı albümlerinde kısmen ya da tamamen arabesk müziğe yer vermeye
başlarlar, 1980’i, 1981’e bağlayan yılbaşı gecesi ilk kez TRT ekranlarında
‘Kimbilir’ isimli şarkısını seslendiren Kibariye, bir anda müzik sektörüne bomba
etkisiyle düşer, İbrahim Tatlıses satış rekorları kırar, 1978’de ‘Dilek taşı’
adlı bestesiyle popla arabeski birleştirerek yepyeni bir akım ortaya koyan
Gülden Karaböcek’in ardından, başta Ümit Besen olmak üzere bir çok sanatçı bu
akımı takip eder ve her albümleri büyük beğeni toplar. Ajda Pekkan- her ne
kadar şarkılar Garo Mafyan’ın usta aranjörlüğü ile pop tarzında düzenlese
de- arabesk ve alaturka şarkıların
ağırlıkta olduğu ‘Sen mutlu ol’ Albümü’nü yayınlar ve ‘Minibüs tarzı plak
yapmak Ajda’ya yakışmadı…’ diye başlayan bir çok eleştiriye maruz kalır,
Nilüfer ise 1979’dan 1982’ye dek sürdüreceği ‘bir yüzü alaturka ya da arabesk,
diğer yüzü pop’ tarzında plak yapma geleneğini, 1981 yılında yayınlanan ‘Ben seni seven
kadın/Kime küseyim’ adlı, plak döneminin son 45’liğinde de sürdürür.
İşte bütün bu gelişmelerin yaşandığı 1981
yılında, ilk ve tek çocuğu Mithat Can Özer’i de dünyaya getiren Sezen Aksu,
‘Ağlamak güzeldir’ diyerek hızlı bir giriş yapar müzik listelerine. Yukarıda
adı geçen sanatçıların aksine, Sezen Aksu, arabesk müzik furyasının tüm ülkeyi
sardığı 80’li yılları, hiçbir albümünde arabeske yer vermeyerek, fakat usta
müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in dile getirdiği gibi bir nevi ‘Arabeski şarkı
sözlerinin içine şırınga ederek’ geçirmiştir. Dilmener’in bu görüşüne kısmen katılmakla
beraber, Aksu’nun; Arabesk Müzik
anlayışının adeta ana temasını oluşturan ‘acı çekmekten neredeyse zevk almak,
umutsuz bir şekilde pasif bir kaderciliğe yönelmek’ eyleminin aksine; Daha çok,
hüzünlü duyguları irdeleyen, tasvir eden ve kimi zaman sorgulayan bir anlayışla
bu dönemki şarkılarına hayat verdiğini belirtmek isterim. İşte ‘Ağlamak
güzeldir’ de bu anlayışın izlerinin kimi şarkılarda gözlemlenebildiği bir
albümdür.
Albüm, sözleri Sezen Aksu’ya, müziği ise
Atilla Özdemiroğlu’na ait ‘Düşünce’ adlı , albümün açılış şarkısı olmasına
karşın, ne yayınladığı dönemde, ne de sonraki yıllarda çok da fazla ön plana
çıkmamış, Aksu’nun bir çok şarkısında olduğu gibi insansı duyguların mükemmel
bir şekilde betimlendiği bir parçayla açılır. Her şeyin bir bedelinin olduğunu,
varlığımızı besleyen sevgiyi hafife alamayacağımızı, duygularımıza ‘dur’ desek
de düşüncemizi susturmanın mümkün
olmadığını bize hatırlatan bu güzel eseri, söz ve müziği Aksu’nun kendisine ait
olan, albüme adını veren ve kanımca müzik tarihimizin en anlamlı ve benzersiz
sözlere sahip şarkılarından birisi olan ‘Ağlamak güzeldir’ takip eder. Yazımın
başında belirttiğim gibi Sezen Aksu, bu şarkısında ezber bozan bir ifade
kullanmış, aslında güzel olduğunu kimsenin düşünmediği , düşünse bile ifade
etmediği, edemediği ‘ağlamak’ eyleminin
güzel olduğunu bizim yüzümüze vurmuştur. Ağlamak, gerçekten de utanılmaması
gereken, son derecede insansı bir duygu değil midir? Ağlamak, tıpkı Sezen’in bu
şarkıda ifade ettiği gibi ‘şu gelip geçici dünyada her şeye rağmen var olduğumuzun,
hala sevdiğimizin ve hissettiğimizin, tüm güzelliğimiz ve çirkinliğimiz ile var
olduğumuzun’ en gerçekçi kanıtlarından birisi değil midir?Tıpkı bir çok şarkısı
için aynı şeyi düşündüğüm gibi; Adeta insanüstü bir görüş açısıyla bu sözleri
kaleme alan ve besteleyen Sezen Aksu’yu hayranlıkla alkışlatan bu eseri ,‘Yak
bir sigara’ takip eder albümde.
Söz ve müziği Özdemir Erdoğan’a ait olan
ve albümde birlikte seslendirdikleri ‘ Yak bir sigara’, Sezen Aksu ve Özdemir
Erdoğan’ın müzikal iş birliklerinin ilk adımıdır. İkili, dört yıl sonra; 1985
yılında sözleri Sezen Aksu’nun kendisine ve Hıncal Uluç’a, bestesi ise Ali
Kocatepe’ye ait olan ‘Küçük bir aşk masalı’ adlı şarkıyı düet yaparak
Eurovision 1985 Türkiye Elemeleri’ne katılırlar. Yarışmanın birincisi ‘Diday
diday day’ adlı şarkılarıyla MFÖ olsa da , ‘Küçük bir aşk masalı’ halk
tarafından çok beğenilir ve üzerinden geçen 30 yılı aşkın süreye rağmen halen
daha gelmiş geçmiş en güzel aşk düetlerinden birisi olarak hafızalarımızda
tazeliğini korur. İkilinin müzikal ilişkileri bununla da sınırlı kalmaz,
Özdemir Erdoğan, Aksu’nun 1982 yılında ‘Firuze’ Albümü’nde yer verdiği, söz ve
müziği Aksu’ya ait ‘İkinci bahar’ ı 1987 yılında kendi albümünde seslendirir ve
Aksu’nun yorumuyla da büyük ses getiren bu eser, Erdoğan’ın yorumuyla da bir
kez daha herkes tarafından benimsenir ve
kulaklara kazınır. Hüzünlü bir melodi ve sözlerle başlayıp, daha sonra
neşelenen ve ‘arayan gözlerle hiç bakma etrafına, mutluluk peşinden koşarak
yakalanmaz‘ ve ‘Ne güzelim diye gerin, ne çirkinim diye yerin; İkisi de
Tanrı’yı suçlamaktır’ gibi son derecede anlamlı sözlere ev sahipliği yapan ‘Yak
bir sigara’ ise belirttiğim gibi, 80’li yıllar boyunca bir çok müzikal iş
birliği gerçekleştiren ikilinin ortak çalışmalarının ilk basamağıdır.
Ve şimdi ise sıra, her dinlediğimde beni aynı
derinlikte etkileyen, albümdeki favori parçam olan ‘Köprü’de. Albümde, oryantal motiflerin en fazla ön plana
çıktığı, belki de arabesk temaya en yakın olan bu şarkıyı, 10 yaşımdayken ilk
dinlediğim günleri hatırlıyorum, Sezen her ‘Özzlemlerinle yıllarrca yanarak…’
dediğinde, adeta benim yüreğimde bir yerler yanıyordu, 10 yaşındaki bir çocuk
bu şarkıda bu denli hüzünlenecek, etkilenecek ne bulabilir? Bu sorunun cevabını
belki hiçbir zaman tam olarak bulamayacağım, ancak Sezen Aksu ve Atilla
Özdemiroğlu’nun eseri ‘Köprü’ benim için
her zaman çok özel olarak kalacak.
Her ne kadar artık ‘albümün ön yüzü’, ‘arka
yüzü’ gibi kavramlar ömrünü neredeyse tamamlamış olsa da, yine de, plakların ve
kasetlerin hüküm sürdüğü o yıllara ait bu tanımlamayı kullanacağım. Albümün ön
yüzünün son şarkısı, 1980 yılında baş rolünde usta tiyatro sanatçısı Ayten
Gökçer’in oynadığı-bu vesileyle şu anda ciddi sağlık sorunları yaşayan değerli
sanatçı Ayten Gökçer’e de acil şifalar dileyelim.- ve tiyatro sahnesinden kayda
alınarak TRT’de dizi olarak da yayınlanan ‘Yedi kocalı Hürmüz’ Müzikali’nde
yine Ayten Gökçer tarafından seslendirilen, Sevgi Anlı’nın yazdığı sözleri
Atilla Özdemiroğlu’nun bestelediği ‘Tanrım(Yalnız kullar)’ adlı eserdir.
Seyirciyle buluştuğu 1980 yılında çok büyük beğeni kazanan Yedi kocalı Hürmüz
Müzikalinin ardından bu eser de halk tarafından çok sevilmiş ve ilk önce, aynı
yıl Nilüfer tarafından ‘Nilüfer’80’ Albümü’nde yorumlanmıştır. Sezen Aksu ise,
bu şarkıya bir yıl sonra, 1981 tarihli ‘Ağlamak güzeldir’ Albümü’nde yer vermeyi
uygun görmüş ve Sezen’in teatral yeteneği de devreye girince ortaya gerçekten
çok güzel bir çalışma çıkmıştır.
Albümün ikinci yarısı, sözleri Aysel
Gürel’e, müziği ise Atilla Özdemiroğlu’na ait, hem sözleri, hem de müziği
açısından sıradışı ve çağ ötesi denilebilecek ‘En uzun gece’ adlı mükemmel
bir eserle açılır. Zaten, albümün ikinci yarısının en temel özelliği, bu
bölümdeki şarkıların hepsinin- ‘Biliyorsun’ hariç- sözlerinin Aysel Gürel gibi
usta bir kalemin ürünü olması. İnsanı dinlerken, adeta bir üst boyuta geçiren,
‘İnsanın o çağlar boyu varmaya çalıştığı gerçekteyim…’, ‘Her doğum öncesinde
korkuyla beslenen sancılardayım…’ ve en çok da ‘Kendimde insanı affettiğim o en
ak sebepteyim…’ gibi manevi, derin ve etkileyici sözler içeren ‘En uzun gece’
yi ise albümde, ‘Ağlamak güzeldir’ ile birlikte hem sözleri, hem müziği
kendisine ait iki eserden birisi olan ‘Biliyorsun’ takip eder. Aksu,
‘Biliyorsun’ u aslında, 1981’den çok daha önce, 70’li yılların sonlarına doğru
yazıp, bestelemiş ve şarkı dinleyiciyle ilk kez Sezen Aksu’nun başrolünde
oynadığı ; 1978 tarihli ‘Minik serçe’ Filmi’nde buluşmuştur.
Ancak, ne var ki filmde dinledikleri bu şarkıya hayran kalan binlerce dinleyici,
şarkıyı pikaplarında ya da teyplerinde, sesini sonuna kadar açıp dinleyip,
hayallere dalabilmek için tam üç yıl beklemek zorunda kalmışlardır. ‘İmkansız
aşk’ temasının en can alıcı sözlerle ve buna eşlik eden eşsiz bir besteyle işlendiği
bu eser, Aksu’nun gelmiş geçmiş en hüzünlü ve en sevilen aşk şarkılarından
birisi olarak toplumsal hafızamızda yer etmiştir.
‘Biliyorsun’ ile iliklerimize kadar
bizleri hüzne batıran Sezen, albümde bir sonraki şarkı olan ‘Ben her bahar aşık
olurum’ da ise, bizlere bu kez adeta ümit ve yaşama sevinci zerk etmeyi görev
bilmiştir. Popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en değerli bestecilerinden birisi
olduğunu düşündüğüm, bir çok unutulmaza esere imzasını atmış büyük besteci
Selmi Andak’ın tango tarzında bestelediği, ölümsüz söz yazarı Aysel Gürel’in
ise sözlerini yazdığı bu şarkı, insana
,dinlerken ‘İyi ki yaşıyorum…’ dedirten, gönlümüzdeki sönen ateşin
küllerini savurmaya, kalbimizdeki acelenin peşinde kendimizi kaybetmeye davet
eden bir şaheserdir.
‘Ben her bahar aşık olurum’ ile başlayan
pozitif atmosfer, albümün son iki parçası olan ‘Lunapark’ – bu şarkıdaki ‘Bir
çocuk çığlığı düş biter’ dizesi bana her dinlediğimde acıklı gelse de- ve
‘Hoşgörü’ de de devam eder. ‘Lunapark’, Sezen Aksu’dan bir yıl kadar önce, Türk pop müzik tarihimizin en özel
isimlerinden birisi olan Esmeray’ın ‘Oğlum’ adlı albümünde de yer almıştır. Aysel
Gürel’in yazdığı sözler aynıdır, fakat Esmeray Yorumu’nda beste Recep Aktuğ’a
aitken, Sezen Aksu, albümünde bu şarkıya Atilla Özdemiroğlu’na ait farklı bir
besteyle yer vermiştir. Hiç değilse birkaç dakikalığına, çocukluğumuzun o en
masum ve neşeli günlerine dönmemizi sağlayan ve hayattan kısa bir kaçamak
yapmaya davet eden bu güzel şarkıdan sonra, albüm, Aysel Gürel’in eşsiz sözlerinin,
çok erken yitirdiğimiz değerli müzisyen Onno Tunç’un mükemmel bestesiyle
birleştiği ‘Hoşgörü’ ile kapanır.
Şarkı, bizlere insanoğlunun belki de en fazla
ihtiyacı olan şeyden hoşgörüden bahseder. Şarkıda, yüreğinde duyguların
yıllarca boğuştuğu, artık içindeki o deli nehri denizlerde durultmayı , başında
esen fırtınayı melteme dönüştürmeyi, yüreğindeki yaraları hoşgörü ve mutlulukla
sarabilmeyi başarmış olgun bir Sezen’e kulak veririz. ‘En uzun gece’ ile
beraber, albümde manevi olgunluğu dile
getiren iki şarkıdan birisidir ‘Hoşgörü’ ve ‘Ağlamak güzeldir’ gibi insansı
duyguları irdeleyen olağanüstü bir albüm için ne kadar da güzel bir final
şarkısıdır.
İşte albümün yayınlanmasının üzerinden
tam 36 yıl sonra, benim kalemimden ‘Ağlamak güzeldir’ Albümü…Eminim ki değil 36
yıl, 10’larca, hatta 100’lerce yıl da geçse bu albüm ve Sezen Aksu’nun her
albümü, neredeyse her şarkısı bir çok insanın iliklerine işlemeye, ruhlarını
titretmeye devam edecek.
Hepinize müzik, sevgi ve mutluluk dolu
yarınlar dilerim.