Bugün iş dönüşü odamda, pikabımda uzun
zamandır dinlemediğim, Sezen Aksu’nun ‘Sevgilerimle’ longplayini dinlerken,
Sezen Aksu’nun her biri çok özel olan albümleri arasında ‘en özel’
bulduklarımdan birisi olan 1980 tarihli bu albümle ilgili acizane düşüncelerimi
kaleme almak geldi içimden.
1975 yılında Sezen Seley adıyla
yayınlanan ve sadece 50 tane satan(30 tanesini de kendisinin aldığını gülerek
itiraf etmişti bir kez röportajlarından birisinde) ilk 45’liği ‘Haydi
şansım/Gel bana’ nın uğrattığı hayal kırıklığının ardından İzmir’e geri dönmeye
karar vermişken, kendi bestelerinden oluşan ikinci 45’lik plağı ‘Kusura bakma/
Yaşanmamış yıllar’ la da şansını denemeye karar veren ve plağın yayınlandığı
1976 yılından beri halkımızın kalbinden hiç çıkmamayı başaran, bugüne dek tüm
diskografisine sahip olduğum, duygular alemimizin eşsiz kraliçesi Sezen
Aksu’nun ‘Sevgilerimle’ adını taşıyan bu albümü gerçekten de çok özel bulduğum
bir albüm.
Tam da sokaklardaki gerilimin her geçen
gün daha da arttığı, her gün kardeş kanının döküldüğü ve ilk başta bir kurtuluş
olarak algılanan ancak daha sonraki dönemde çok büyük acılara sebebiyet
veren 12 eylül 1980 askeri darbesinin
adım adım yaklaştığı bir dönemde yayınlanmış bir albüm ‘Sevgilerimle’. Aksu’nun ‘Allahaısmarladık’ ( 1977) ve
‘Serçe’ (1978) albümlerinden sonra yayınlanan üçüncü stüdyo albümü.
Müzik kariyerine Melodi Plakçılık'ta
başlayan, Hop ve Kent ile devam eden ve adı geçen bu son iki plakçılık şirketi
hesabına oldukça başarılı 45’lik ve albümlere imza atan Sezen Aksu , hem
Türkiye’nin kaderinde, hem de kendi müzikal kariyerinde önemli bir rol
oynayacak olan 80’li yıllara, yeni kararlarla girmiş ve bu kararlardan ilki de
Kent Müzik’ten ayrılarak, Orhan Gencebay’ın sahibi olduğu Kervan Plakçılığa
transfer olmak olmuştu.
Dönemin basınında da geniş yer bulan ve tam üç yıl sürecek olan bu iş birliği, hepsi bir birinden değerli ve hepsi Türk pop müzik tarihinin unutulmaz albümleri arasında yerlerini almış olan üç Sezen albümünün( Sevgilerimle-1980, Ağlamak güzeldir- 1981, Firuze-1982) müziğimize kazandırılmasıyla sonuçlanacaktı.
Dönemin basınında da geniş yer bulan ve tam üç yıl sürecek olan bu iş birliği, hepsi bir birinden değerli ve hepsi Türk pop müzik tarihinin unutulmaz albümleri arasında yerlerini almış olan üç Sezen albümünün( Sevgilerimle-1980, Ağlamak güzeldir- 1981, Firuze-1982) müziğimize kazandırılmasıyla sonuçlanacaktı.
Sezen Aksu’nun Kervan Plakçılık hesabına
doldurduğu bu üç albümden ilki olan ‘Sevgilerimle’, sözleri Sezen Aksu’nun
kendisine, bestesi ise Cenk Taşkan’a ait olan ‘Dört günlük bir şey’ isimli
şaheser ile açılıyor. Pop müziğimize bir çok değerli beste kazandırmış olan
Cenk Taşkan’ın bu bestesi, Sezen Aksu’dan 2 yıl önce 1978’de farklı sözlerle
‘Hastane’ adı altında Ayşegül Aldinç ve Mehmet Teoman tarafından seslendirilerek 45’lik plak olarak yayınlanmış
ve Ayşegül Aldinç’i dinleyiciyle buluşturan ilk eser olmuştu.
Bestenin bu ilk versiyonunu da çok seven ve her defasında hüzünlü duygular eşliğinde keyifle dinleyen birisi olarak şunu söylemeliyim; Beste o kadar müthiş bir yapıt ki, aynı besteyi bir birinden farklı sözlerle dinlediğinizde, adeta bambaşka bir eser dinlediğinizi hissediyorsunuz. Taşkan’ın bu eşsiz bestesine, Sezen Aksu’nun yazdığı yürek paralayıcı, can yakıcı sözler eklenince ortaya ‘Dört günlük bir şey’ adında bir şaheser çıkmış. İnsansı duygular bu kadar mı yalın ama bu kadar mı güzel ve etkileyici bir şekilde dile getirilir. Sezen Aksu’nun en fazla yüreği yakan 10 şarkısı sorulsa(gerçi söz konusu Sezen Aksu ve yüreğimizin yanması olunca, 100’lerce şarkısından 10 tanesini seçmek zor ama..) , benim listemde ‘Dört günlük bir şey’ kesinlikle ilk 10 a girer, hatta belki de ilk sırada yer alır.
Bestenin bu ilk versiyonunu da çok seven ve her defasında hüzünlü duygular eşliğinde keyifle dinleyen birisi olarak şunu söylemeliyim; Beste o kadar müthiş bir yapıt ki, aynı besteyi bir birinden farklı sözlerle dinlediğinizde, adeta bambaşka bir eser dinlediğinizi hissediyorsunuz. Taşkan’ın bu eşsiz bestesine, Sezen Aksu’nun yazdığı yürek paralayıcı, can yakıcı sözler eklenince ortaya ‘Dört günlük bir şey’ adında bir şaheser çıkmış. İnsansı duygular bu kadar mı yalın ama bu kadar mı güzel ve etkileyici bir şekilde dile getirilir. Sezen Aksu’nun en fazla yüreği yakan 10 şarkısı sorulsa(gerçi söz konusu Sezen Aksu ve yüreğimizin yanması olunca, 100’lerce şarkısından 10 tanesini seçmek zor ama..) , benim listemde ‘Dört günlük bir şey’ kesinlikle ilk 10 a girer, hatta belki de ilk sırada yer alır.
Ardından bir garip sızı ve deli bir özlem
bırakarak hayattan uçup giden bu dört günü anlatan şarkıyı sözleri Aysel
Gürel’e, müziği ise Recep Aktuğ’a ait olan ‘Küçük yaz çiçeği’ takip ediyor.
Albümde çok fazla ön plana çıkan ve çok da dinleyiciyi sürükleyen bir şakı
değil belki de ‘Küçük yaz çiçeği’. Ancak, Aksu’nun daha önce hiç denemediği bir
çizgide ve farklı bir ses tekniği kullanarak yorumladığı bu şarkı, yayınlandığı
dönemin çok daha ilerisinde bir eser ve yıllar sonra Türk popunu etkileyecek
olan soundlar hakkında taa 1980’li yılların hemen başından, kulağımıza bir
şeyler fısıldıyor.
Bu özel albümün iki özel şarkısı
‘Uzaklarda bir çizgide’ ve ‘Sürüklüyorum çaresizliğimi’ ise ‘Dört günlük bir
şey’ ve ‘Küçük yaz çiçeği’ni takip ederek üçüncü ve dördüncü sırada yer
alıyorlar. Besteleri Sezen Aksu’ya ait olan bu iki şarkıyı özel kılan,
sözlerinin Türk popunun bir diğer dev ismi, koyu bir hayranı olduğum Nilüfer’e
ait olması. Albümün yayınlandığı 1980 yılında da, yeniden c.d olarak sunulduğu
1990’lı yıllarda da ilginç bir şekilde, albümün kartonetinde bu şarkıların söz
yazarı olarak Ulufer ismi gözümüze çarpmıştı. Çok severek dinlediğim bu iki
şarkıyı her dinlediğimde (hele ki ‘Sürüklüyorum çaresizliğimi’ lise sonda,
dedemi kaybettiğim günlerin fon müziği olarak hatıralarımda yerini almıştır.)
kim acaba bu Ulufer, niye başka hiçbir şarkı sözü yok?’ İsmi de Nilüfer’e amma
benziyor’ gibi sorular ve düşünceler beynimi meşgul etmişti. Acaba gerçekten
Nilüfer olabilir mi diye de düşünmemiş değildim, ne var ki pek düşük bir
olasılık olarak görmüştüm bunu. Neyse ki, 2009 yılında Mod Yapım ve SN Müzik
yapım tarafından, Sezen Aksu’nun bir çok diğer albümüyle beraber, bu albüm de,
albümlerin şanına yaraşır bir şekilde’Kaybolmayan yıllar’ serisi altında
oldukça özenle hazırlanmış birer kitapçık ve kartonetle piyasaya verildiğinde
bu şarkıların söz yazarı olarak açık bir şekilde Nilüfer Yumlu belirtildi ve
ben de , bir çok Türk popüler müziği arşivcisi de rahata kavuştuk. J
Nilüfer’in o yıllarda neden adının albümde ‘Ulufer’ olarak yazıldığı halen daha bir soru işareti olarak kalırken, bu iki şarkının Nilüfer’in 1979 yılında kaleme aldığı ve sadece Almanya baskısı bir kasette yayınlanan ‘Alçak gönüllü’ den sonra (son derecede mizahi bir yetenekle yazılmış, oldukça sıradışı ve eğlenceli bir şarkıdır.) ilk yazdığı şarkı sözleri olduğunu belirtmem de fayda var.
Nilüfer’in o yıllarda neden adının albümde ‘Ulufer’ olarak yazıldığı halen daha bir soru işareti olarak kalırken, bu iki şarkının Nilüfer’in 1979 yılında kaleme aldığı ve sadece Almanya baskısı bir kasette yayınlanan ‘Alçak gönüllü’ den sonra (son derecede mizahi bir yetenekle yazılmış, oldukça sıradışı ve eğlenceli bir şarkıdır.) ilk yazdığı şarkı sözleri olduğunu belirtmem de fayda var.
Dört günlük bir şey’in can yakıcılığının
aksine, yüreğimize ılık bir hüzün zerk eden bu iki şarkıyı, sözleri Zeren’e,
müziği Rıza Silahlıpoda’ya ait olan ‘Bir acı kahvenin’ takip ediyor , ‘Yıllar
sonra bir gün yolun düşerse eğer seni hiçbir şey olmamış gibi karşılarım’ Bir
acı kahvenin 40 yıl hatırı vardır, az mı içtim ellerinden, unutmadım o günleri
gel’ diye olgun, güzel hatıraların hatırına kötü hatıraları kalbine sessiz
sedasız gömmeyi başarabilmiş bir kadın ruhuyla sesleniyor Sezen bu şarkıda eski
sevgiliye…
Sözleri Aysel Gürel’e, müziği Recep
Aktuğ’a ait ‘Hani’ ve sözleri Tülay Karayalçın, Nazmi Canay, müziği ise Rıza
Silahlıpoda’ya ait olan ‘Sensizim’ aşk duygusunun insanoğluna neler
hissettirebileceğini en güzel şekilde dile getiren iki yüreğe dokunan eser.
Albümün yedinci şarkısı olarak karşımıza
çıkan ‘Dilimin ucunda kelimeler’ ise albümün en sevdiğim şarkılarından birisi.
Dört günlük bir şey’in yürek yakıcı, ‘Sürüklüyorum çaresizliğimi’ nin ise ılık
hüznünün ardından, bu şarkı bizlere ‘neşeli’ bir hüzün’(o da nasıl oluyor
diyebilirsiniz doğal olarak) zerk ediyor. Yıllarca karşısında duygularımızı
gizlediğimiz, içimizdeki fırtına varken sakladığımız oysa hep onu sevip onu
yaşadığımız o sevgili yıllar sonra ilk kez karşımızda durursa…Elbette
gözlerimiz gözlerinden kaçar, kelimeler dilimizin ucuna gelir ama söyleyemeyiz…
İnsan ruhunun en usta sözcülerinden Sezen Aksu’nun yorumuyla çoğumuzun
hafızasında yer etmiş bu eserin ise bestesi Sezen Aksu’nun kendisine, sözleri
ise Zeren’e ait.
‘İnsan’ olmayı başarabilmenin ne demek
olduğunu en güzel şekilde dile getiren ‘Çocuk’ aslına bakılırsa ifade ettiği
derin anlam açısından albümün en özel şarkısı olmayı şüphesiz hak ediyor. ‘Bir
yerlerde bir çocuk doğdu sancısını içimde duyuyorum, kim olursa olsun anan
baban sorumluyum en az onlar kadar senden’ ve’ dünyanın tüm pisliklerine
sıkılmış o minik yumruklar’ dizelerine ev sahipliği yapan bu şarkı, tam da
sokakların kan gölüne döndüğü, öfkenin ve farklı düşüncelere olan
tahammülsüzlüğün insanoğlunu ne hale sokabileceğinin en açık şekilde ülkemiz
insanının gözlerinin önüne serildiği 1980 yılının Türkiye’sinde, böyle bir
ortama gözlerini açan tertemiz küçücük bir çocuğu koruma iç güdüsüyle,
insaniyetiyle ne de güzel kaleme alınmış Sezen Aksu tarafından ve ne de güzel
bestelenmiş yine kendisi ve Recep Aktuğ tarafından.
Albümün kapanış şarkısı ise söz ve müziği
Sezen Aksu’nun kendisine ait, sanatçının klasikleşmiş şarkılarından ‘Hata’. Yıllar
sonra Ebru Gündeş ve Mustafa Ceceli tarafından da yorumlanan ancak her iki
yorumun da şarkının gerçek sahibinin yorumundaki gerçeklik ve inandırıcılıktan
uzak olduğu bu dev eser için fazla bir söze zaten gerek yok sanırım. İçimizdeki
o en güzel duyguları öldüren kişiye ithafen ne güzel sarfedilmiş sözlerdir ‘Sen
de benim hatalarımdan birisin, sen en büyük günahların bedelisin, senin için
harcanan zamana yazık’…Ya da çoğu kez tıpkı bu şarkıda Sezen’imizin söylediği
gibi ‘hatalar yalan duygularda başlamaz mı? Hangimiz bazen gereğinden fazla
duygularımıza yenik düştüğümüz için hata yapmamışızdır ki…
İşte 10 şarkıyla yüreğimizi bu denli
oradan oraya savurmayı başarabilen emsali az albümlerden birisidir
‘Sevgilerimle’. Klasik, 80’lerin ilk yarısının Sezen Aksu’su çizgisindedir
denilebilir. Hüzünlüdür, yürek
yakıcıdır, duygu sarhoşu edicidir. Hatta son yılların popüler deyimiyle yer yer
‘bunalım’ bir albüm olduğu da söylenilebilir. Sezen Aksu, arabeskin zirveye
ulaştığı 12 eylül sonrası’nın içe kapanmış, kaderci Türkiyesinde ne Zerrin
Özer, Nilüfer ve Yeliz gibi albümlerinde kısmen ya da tamamen arabesk şarkılara
yer vermiş, ne de Ajda Pekkan’ın 1981 senesindeki ‘Sen mutlu ol’ Albümündeki
gibi arabeski batı soundunda, pop tarzı bir alt yapıyla sunmuştur, değerli
müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in belirttiği gibi bu dönemde, arabeski kendi
şarkılarının sözlerine şırınga etmiştir. ‘Sen ağlama’ (1984) albümünde en fazla
hissedilen bu uygulamanın , belli bir ölçüde daha erken dönem ürünlerinden
birisidir belki de ‘Sevgilerimle’ Albümü. Her şekilde arşivlerimizde yer
tutmaya değer, Türkiye popüler müziğimizin ve Sezen Aksu diskografisinin en
özel albümlerindendir. Birazcık hüzünlenmenin, biraz kalbimizi dinlemenin,
birazcık 70’leri kapatıp, kırık dökük bir şekilde 80’lere kucaklamaya çalışan
Türkiye’sini selamlamaktır
Sevgilerimle…